Two Beautiful Girls Leona Mia and Sarah Heizel Licking Each Other’s Pussy

Two Beautiful Girls Leona Mia and Sarah Heizel Licking Each Other’s Pussy

Turn Off Light
Auto Next
More
Add To Playlist Watch Later
Report

Report


Reviews

0 %

User Score

0 ratings
Rate This

Descriptions:

Bir kaç gün ne Hanife’den ses çıktı, ne Ayşe’den… Sanırım ikisi de olan biteni içlerine sindirmeye çalışıyorlardı. Bense, elimdeki müthiş hazine sandığı bellekte biriktirdiğim görüntüler, videolarla günümü gün ediyordum.

Vicdan azabı mı? Evet, biraz var elbette, ama o biraz vicdan kırıntısı da Hanife’nin sikiş görüntüleri, kızı Ayşe’nin körpecik bedeninin, el değmemiş kurabiye gibi amcığının ıslak göz kırpmaları karşısında eriyip gidiyordu.

Sonunda Ayşe mesaj yazdı bir öğleden sonra… Sadece bir kalp…

“Prensesim, güzel sultanım benim…” diye yanıtladım hemen…

“İçim içimi yiyor, sildin değil mi o resimleri?”

“Tabi ki prensesim… Güven bana…”

“O gece yaptıklarım aklıma gelince çok utanıyorum.”

“Sakın öyle düşünme… Utanmak ne kelime canımın içi, güzelliğinle gurur duymalısın. İnan bana. Beni çok mutlu ettin.”

“Sen de beni…”

“Sen de benim gibi yaramazsın küçüğüm;) Ama resimler filan yetmiyor bana… Ne dersin? Oturup konuşalım mı bu konuları?”

“Ne konuşacağız?” Ah, konuşmak yapacağım en son şey olacak ikna etme çabası dışında… Haydi gayret, olacak, o da istiyor çünkü….

“Seni… Beni… Ne olursa… Hadi, kırma beni…”

“Yaa… Bir gören olur, çekinirim.”

“Olmaz, ben seni alırım arabayla, güzel bir yerde otururuz, kimseler görmez bizi…”

Zayıf itirazları gitgide sönümlendi, yumuşadı iyice… Biraz daha üstüne gidince razı oldu. Onun rahatça dışarı çıkabileceği öğleden sonra bir saat kararlaştırdık.

Vakit geçmek bilmedi. Sonunda dükkana servisteyim tabelası asıp çıktım.

Ayşe yol kenarında bekledi beni… Yanında durur durmaz telaşla atladı arabaya, hızlı bir kalkışla yola çıktım. Çekingen, ürkek bir tavşan gibiydi kız…

“Korkma prensesim…” diyerek kucağındaki elini tuttum. “Camlar film kaplı, kimse göremez seni, rahat ol…”

Önce çekmek istedi elini, bırakmadım, sımsıkı parmaklarımın arasında… Etrafına bakındı tavşanım, koyu renk camlar güven verdi herhalde, rahatlayıp arkasına yaslandı.

“Fazla kalamam, arkadaşıma diye çıktım.” dedi. Elini alıp dudaklarıma götürdüm, parmaklarını tek tek öperken ürperdiğini hissettim. Fazla üzerine gitmek istemedim ilk başta, havadan sudan sohbet etmeye başladık.

Şehir dışında yol kenarında denize tepeden bakan bir açıklık alana gelince durdum. Araçların geçebileceği dar bir yol biraz aşağıya iniyordu, yoldan görünmeyecek şekilde biraz daha inip park ettim.

Camları açtığımda denizden gelen iyot ve etraftaki çiçeklerin coşturucu kokusu içeriye doldu. Gözleri ön camdan görünen muhteşem deniz manzarasındaydı. Elini tuttum tekrar, parmak uçlarını öpünce utangaç bir gülümsemeyle bana baktı,

“Koray…” dedi fısıltıyla… Yanakları kızarmıştı, etli dudakları titriyordu. İtiraz etmiyordu hiç, daha ileri gitmemi ister gibiydi sanki… Diğer elini de aldım ellerimin arasına, çevirip avuç içlerini öptüm, bileklerinin içlerini…

“Canım…” diyerek uzandım, o titreyen körpe dudaklarından öptüm. Önce yavaş, ürkütmemeye çalışarak öptüm, sonra dudaklarına bastırarak… Sol elimle yanağından tutarken sağ elimle başındaki örtüyle beraber kendime çektim sonra da… Dudaklarını emiyordum vantuz gibi, dilimin ucuyla dudaklarını okşuyordum.

“Korayy…” dedi neden sonra dudaklarını zorlukla kurtardı benden… Heyecan içindeydi, nefes nefese kalmıştı. Pembe dudakları emilmekten şişmiş, ıslak ıslak, harika görünüyordu.

“Canım, harikasın, çok güzelsin…” diyerek iltifat etmeye başladım yine elini öperek…

“Yapma lütfen…” dedi nazlı nazlı… “Konuşacaktık sadece…”

“Konuşuruz bebeğim… Ama bırak biraz seveyim seni… O gece gördüğüm şeyler aklıma geldikçe seni durmadan öpmek, koklamak istiyorum.”

“Utandırma beni…” dedi gülümseyerek… Kolumu omuzuna atıp kendime çektim tekrar, dudaklarına öpücükler kondurmaya başladım. Sol elimi gömleğinin üzerinden göğüslerine götürdüm, yavaş hareketlerle okşamaya başladım. Elini telaşla göğsünü okşayan elimin üzerine koydu engel olmak istercesine,

“Ohh… Koray… Yapmaa…” dedi ama engel olmak şöyle dursun, daha çok okşamamı ister gibiydi. Parmaklarımın baskısını arttırdım, memesini avuçladım.

“Kendini bana bırak prensesim…” diyerek dudaklarına kapanıp emmeye devam ederken, göğsünü mıncıklamaya başladım aynı anda… İnlemeleri arttı. Kendini arkaya koltuğa yaslayıp bana, öpüp okşamalarıma teslim oldu her şeyiyle… Artık öpücüklerime o da karşılık veriyor, saçlarımı okşarken zevkle kendinden geçiyordu.

Bir süre böylece öpüştük, koklaştık. Sonunda kendini kurtardı benden… Nefes nefese kalmıştık ikimiz de… Bakıştık.

“Yapma Koray… Dayanamıyorum. Engel olamıyorum sana…” dedi.

“Engel olmanı istemiyorum zaten bebeğim… Kendini bırak bana…” diyerek yanağını okşadım nazikçe, sevecen… “Bak, sen de istiyorsun, zevk almak istiyorsun. Öpmelerim, okşamalarım hoşuna gidiyor.”

“Evet, öyle…” diye itiraf etti, gözleri pırıl pırıl bakıyordu bana… “Ama nereye kadar sürecek bu?” Elimi dizine attım. Altındaki biraz uzun etek koltuğa otururken sıyrılmış, diz hizasına gelmişti. İnce siyah çorap üzerinden dizini okşadım bu kez…

“O gece bana gösterdiğin hazinelerini görmek istiyorum sadece…” dedim, parmaklarımı eteğin altına, bacak içine kaydırdım okşayarak… Elimi tuttu,

“Saçmalama…” dedi gülerek… “Kameraya gösterdim ben, sana değil… Şimdi yüz yüzeyken görmek istiyorsun. Olmaz. Elini çek bakiim yaramaz…”

“Asıl yaramaz sensin güzelim… Hem de çok yaramazsın. Parmakların külodunun içinde daha da yaramazdı o gece… Nasıl da ıslanmıştı amcığın, nasıl da harika görünüyordu.”

Elimi tutmaya çalışan ellerinin baskısına rağmen zorla ilerliyordum eteğinin altında… Diz üstü çorap vardı bacaklarında… Çorabını okşayarak geçince çıplak etinin sıcaklığını hissettim parmaklarımda… Biraz daha… Bacak içlerini okşayarak mıncıklayarak ilerledim.

“Yapma Koray… Yapma, lütfen…” diye yalvarırken aralanan dudaklarına kapandım, sertçe öpmeye başladım.

“Mmmm… Yapmaa…” inlemeleri ağzının içinde boğularak kayboldu gitti öperken… Eteğinin altında ilerleyen elime engel olmayı bırakmıştı artık, öpücüklerime karşılık veriyordu. Parmak uçlarım hazinesine ulaştı, külodunun üstünden kabarık amcığını avuçladım hırsla…

“Ahhh…” diyerek inledi ağzımın içinde… İnlerken aralanan dudaklarından dilimi içeriye kaydırdım, dilini okşadım, emdim. Fransız öpücüğünün verdiği ateşe, parmaklarımın sıkıp sıkıp bıraktığı bakire amının zevki karışmış, sürekli inliyordu körpe lolitam… Öpmeye ara verip,

“Bacaklarını arala bebeğim…” dedim hırsla… Hevesle yaptı söylediğimi… Artık elim daha rahat çalışabilirdi. Külodunun yanından soktum parmaklarımı… Islaklığı hissettim. Sırılsıklamdı amı… Şehvetten, aldığı zevkten su koyvermişti.

Çıplak amının dudaklarını okşarken dudaklarım çenesinden boynuna inmiş, başını arkaya yaslayıp gerdanında dolaşıyordum. Bir eli kucağında amını kurcalayan elimin üstünde, diğeriyle saçlarımı karıştırıyor, çekiştiriyordu.

Elimi çektim bir müddet sonra… Dumanlanmış, göz kapakları yarıya inmiş gözleriyle, şehvet dolu ve kasılmış yüzüyle baktı bana… Neden bıraktığımı anlayamamış, yarıda kalan zevkinin hayal kırıklığı yüzünden okunuyordu.

“Gel buraya…” diyerek bacağını kaldırdım, kendime doğru çekiştirdim. Ne yapmak istediğimi anlamadan bana uyuyor, her istediğimi yapıyordu. Sırtı kapıya yaslanmıştı şimdi, kalçasından tutup kendime çektim iyice…

Eteğini kasıklarına kadar sıvadım, bir bacağını koltuğun sırtına kaldırdım, diğerini arabanın göğüslüğüne… Bacakları aralanmış, altına giydiği siyah dantel külodu ve içindeki kabarıklık gözlerimin önüne serilmişti. Külodunun ağı sırılsıklamdı.

“Ohh… Bebeğim benim… Harika görünüyorsun.” diye inledim.

“Ne…? Ne yapacaksın Koray? Bakıp durma öyle, utanıyorum.” dedi fısıltıyla…

Cevap vermeden külodun belinden tuttum, iki elimle yavaşça sıyırdım bacaklarından… Ayaklarından çıkarıp kokladığım küçücük, ıslak çamaşırı itina ile kenara koydum, sonra da bacaklarını tekrar aynı şekilde araladım.

Dudakları kabarmış, ıslak amcığının önünde hiç bir engel kalmamıştı artık… Eğilip derin bir nefes aldım bacaklarının arasında,

“Ohhh… Çok güzel kokuyorsun fıstığım… Amcığın parfüm gibi kokuyor…”

“Terbiyesiz… Konuşma öyle… Ne yapacaksın dedim sana…” dedi. Ama merakla beni izliyor, hafif aralanmış, kuruyan dudaklarını diliyle yalayarak ne yaptığıma bakıyordu. Başımı eğdim, yaklaştım,

“Ne mi yapacağım? Korkma bebeğim. Öpeceğim sadece, sevicem…” dedim hayranlıkla kabarık, tüysüz amcığına bakarken… Bacak içlerine sağlı sollu öpücükler kondurarak amına doğru ilerlerken dudaklarından istemsiz inlemeler dökülmeye başlamıştı hemen… Am dudaklarına ilk öpücüğümü kondurduğumda kasıldı,

“Ohhh… Korayyy…” diye bir feryat kopardı.

Duramadım artık… Ayşe’nin amının her yerini öptüm, kokladım, öptüm, yaladım… Her dil hareketimde kıvranıyor, inliyor, minik çığlıklar koparıyordu. Klitorisi şişmiş, kabarmıştı iyice, kemik gibi sertleştiğini hissediyordum dilimin ucunda… Orasını yalamaya başladığımda iyice koptu. Başımı iki eliyle tutup kasılmaya başladı.

Orgazm kasılmaları başlayınca bir an bıraktım, sonra dayanamadım, işime devam ettim. Boşalırken attığı minik feryatlar kulaklarıma en güzel müzik parçası gibi geliyordu. Kasılmaları bitene kadar öptüm, yaladım, emdim amcığını…

“Oyy… Dayanamıyorum artık… Bırak beni… Lütfenn… Ohhhh…” diye yalvarana kadar emdim.

Gözleri kaymış, başındaki bonesi çarpılmış, yaralı bir kuş gibi titriyordu. Devam edip ikinci orgazmını da yaşatmak istedim önce, sonra vazgeçtim. Körpe lolitama bu kadar seks dozu fazla gelebilir diye düşündüm. Amını yalamayı, oral seksi bırakıp arkama yaslandım. Dudaklarımda hala amcığının ıslaklığı vardı, kokusu burun deliklerimdeydi.

Ayşe de düzeltti kendini, oturur vaziyete geldi. Ama bacaklarını sımsıkı bitiştirip kapatmıştı. Orgazm kasılmalarının artçı sarsıntıları ara ara devam ediyordu hala…

Neden sonra sakinleşti. Başındaki örtüyü düzeltmeye çalıştı titreyen parmaklarıyla… Eteğini çekiştirip indirdi. Nefes alıp verişi hala hızlıydı, göğüsleri inip kalkıyordu.

“Ne yaptın sen böyle Koray? Mahvettin beni…” dedi gözleri yarı kapalı…

“Seviştik bebeğim… Orgazm olmanı sağladım. Sevişmek böyle bir şey işte… Dünyanın en güzel şeyi… Nasıl? Beğendin mi? Mutlu musun?” Uzanıp elimi tuttu, başını çevirip bana baktı…

“Hem de nasıl… Harikaydı. Hayatımda böyle bir şey yaşamadım.”

Gülümsedim. Onsekiz yıllık hayatının ilk orgazm zevkini yaşatmış bir erkek olmak hoşuma gitmişti. Ama benim durumum hiç iç açıcı değildi. Ayşe’nin boşalmasını izlemek, feryatlarını duymak mahvetmişti beni… Yarak taş gibi olmuş, zonklamaya başlamıştı.

Elini tutup kucağıma koydum. Pantolonumun üstünden kabarıklığımı avuçlattırdım minik sevgilime…

“Sen de bana yaşatır mısın o zevki bebeğim?” dedim gülümseyerek…

“Ne yapmamı istiyorsun?” dedi merakla elinin altındaki çadırı okşayarak…

“Hadi, çıkar onu… Sen de beni rahatlat… Benim sana yaptığımı yap bana…”

Arkama yaslanıp kalçamı kaldırdım, pantolonumu külotla beraber dizime kadar sıyırdım. Taş kesilmiş yarak dimdik havaya dikilmiş vaziyetteydi. Elimle başını gövdesini şöyle bir sıvazladım.

“Nasıl..? Ne yapayım yani?”

“Öp aşkım… Ben senin amcığını nasıl öpüp yediysem, sen de sikimi öp, yala, em…”

“Yaa, yapamam ben Koray…” dedi ama gözlerini sikimden ayıramıyordu.

Elini tutup okşattırdım önce… Titreyen parmaklarıyla sikimi kavradı. Ben de onun elini tuttum, aşağı yukarı yaptırdım. Sıcak parmaklarının sikimin tenindeki teması harikaydı, hazla titredim.

“Ohh… Çok güzel aşkım…” diye inledim. “Hadi şimdi de öp onu bebeğim…”

Eğildi, hala çekingen davranıyor, burnunun ucuna dayanmış sikime bakmakla yetiniyordu. Türbanlı başını tutup bastırınca dudakları sikimin başına değdi. Öptü. Bir daha öptü.

“Gördün mü? Yapabiliyorsun. Hadi yala biraz aşkım…”

Beklememe gerek kalmadı, dilinin ıslaklığını, sıcaklığını sikimin kafasında hissettim.

“Ohhh… Aşkımmm…. Yala bebeğim… Her yerini yala…”

Artık başını zorlamama gerek kalmamıştı. Kendisi yalıyor, emiyordu sikimi… Arkaya yaslanıp o müthiş zevke bıraktım kendimi… Annesinden daha çok zevk veriyordu minik köfte dudakları…

Kaç dakika sürdü bilmiyorum, zaman kavramını yitirmiştim. Sonunda dayanamaz hale geldim. Kucağımda inip kalkan, sürekli devinim halindeki örtülü başı inanılmaz tahrik ediciydi sikimi hapsettiği sıcak ağzıyla, diliyle, dudaklarıyla verdiği zevkin haricinde…

Arada bir iki eliyle kavradığı sikimin başını dışarıya çıkıp baygın yeşil gözleriyle bana bakışı hele… Islak köfte dudaklarını diliyle yalaması…

Dayanamadım. Bir elimle başının üzerine koyup sikime bastırırken diğer elimle yön gösterip taşaklarımı okşamasını sağladım.

Tekrar harekete geçen dili ve damağı arasında baskılanan erkekliğimi bademciklerine kadar bastırdım. Nefes alamaz hale gelip çırpınmaya başladığında benim de geri dönülmez yolculuğum başlamıştı.

“Ahhh… Devam et bebeğimm… Em sikimi…” diyerek kıvranırken acemi kuşum olacaklardan habersiz derin bir nefes alıp işine devam ediyordu. Kasıklarımdaki yangın, korkunç zevk duygusuyla birleşmiş, spermlerimi ağzının içine fışkırtıyordum kasıla kasıla…

“Mmm…” diyerek çırpınmaya başlayınca bırakmadım. Başını iyice bastırdım kasıklarıma, koltukta kıçımı kaldırarak, ayaklarımı pedallara dayayarak yükümü boşalttım.

Hızla başını çekti Ayşe, sikimi ağzından çıkardığında spermlerim sımsıkı kapattığı dudaklarının kenarından süzülüyordu. Gözleri kızarmış, sperm dolu ağzını kapalı tutmaya ve burnundan nefes almaya çalışıyordu.

Ben pantolonumu toplayıp yumuşamaya yüz tutmuş aletimi külodumun içine tıkıştırırken Ayşe hızla kapıyı açtı, ağzındaki döllerimi dışarıya tükürdü. Bana döndüğünde ateş saçıyordu gözleri…

“Ne…? Ne yaptın sen…?” diye hesap sormaya başladı hışımla… Torpidodan küçük su şişesi çıkarıp uzattım. Arabadan çıkmadan eğildi, ağzını çalkalayıp kalan sperm kalıntılarını da temizledi, tükürdü. Hışımla elime tutuşturdu su şişesini,

“Neden haber vermedin bana, çekilmeme neden engel oldun? Yutmak zorunda kaldım yarısını… Pis…” diye söyleniyordu. Uzanıp yana kaymış baş örtüsünü düzelttim, yanağını okşadım, ıslak dudaklarını…

Sinirlenmişti iyice, başını çevirip okşayan parmaklarımdan kaçınmaya çalıştı. Omuzuna kolumu atıp engel oldum. Kendime çekip o ıslak dudaklarından öptüm.

“Sakin ol yavru kuşum… Seks böyle bir şey işte… İki taraflı alış veriş… Ben de az önce senin amından akan zevk sularını içtim kana kana… İnan bana, sevişirken erkeğine zevk vermek için her şeyi deneyeceksin. Alışacaksın zamanla… Çünkü erkeğine ne kadar zevk verirsen, sen de o kadar zevk alacaksın.”

Öperek, okşayarak yavaş yavaş sakinleştirmeye çalıştım kızı… İlk buluşmamızda bu kadar ileri gitmek doğru muydu emin değildim pek… Ama kendimi tutamamıştım işte… Annesi gibi istekli olması, sevişmeye bunca meraklı olması kamçılıyordu bir erkek olarak… Annesini götünden zorla siktikten sonra bir de kızının hiç beklemediği bir aşamada ağzına döllerimi boca etmek…

Bir yandan bunları düşünürken bir yandan kızı kollarımın arasına almış, okşamaya devam ediyordum. Artık çırpınmayı bırakmış, söylenmeyi kesmişti. Okşamalarım meyvesini vermiş, kedi gibi sokuluyordu bana… Yumruk yaptığı eliyle göğsüme vurdu,

“Yapma bir daha… Pis şey…” dedi, sonra da başını kaldırıp koltuğuna yaslandı.

“Hadi gidelim artık, annem söylenmeye başlar. Arkadaşımı aramadan eve gitsem iyi olur.”

“Tamam aşkım. Sen nasıl istersen…”

Dönüş yolunda pek konuşmadı, camdan dışarıyı seyrediyordu sessizce… Evlerine yakın bir yerde durdurdu beni, kaldırıma yanaştım. Başını çevirip baktı,

“Teşekkür ederim.” dedi usulca… Elini tutup sıktım,

“Ben teşekkür ederim aşkım… Tekrar buluşup konuşalım olur mu?” Güldü,

“Sen konuşmuyorsun ama, başka şeyler yapıyorsun.” dedi.

“Ama güzel şeyler yapıyorum. Değil mi? Senin de hoşuna gitmedi mi?”

“Mmm… Evet… Gitti…” dedi utangaç bir edayla, başını çevirip kapıyı açarken,

“Bekliyorum seni aşkım… Haberleşelim.” dedim. Arabadan çıktı, yürümeye başladı. Arkasından baktım uzun uzun, köşede kaybolana kadar… Köşede başını çevirip bana baktı bir an, gülümsedi.

İlk buluşmamızda o kurabiye amını sikmek de vardı aslında… Ya da bekaretini bozmadan o geniş kalçalarını ikiye ayırıp pembe deliğinin vereceği zevklere boğulmak da… Ama şimdilik bu kadarı da yetmişti bana…

Yavru ceylanımı ilk defasında ürkütmek istemiyordum. İştahımı ikinci buluşmaya, ya da onu beklemeden kıstırabilirsem annesine saklamam gerekiyordu.

Leave your comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir