Stor Pik Og Smuk Blondine

Stor Pik Og Smuk Blondine

Turn Off Light
Auto Next
More
Add To Playlist Watch Later
Report

Report


Reviews

0 %

User Score

0 ratings
Rate This

Descriptions:

Bir kaç gün geçti aradan… Dükkanın önünde oturuyor, gelip geçen tanıdıklarla laflayıp zaman öldürüyordum müşteri beklerken… Baktım Hanife hanım göründü uzaktan… Yine üzerinde çarşafı, sağa sola bakmadan yürüyordu. Pek tutucu, pek namuslu, örtülü kapalı ev kadını… O çarşafın altındaki seksi şeytanın varlığını bilmek içimde fırtınalar koparıverdi birden…

Ben doğrulup selamlamaya hazırlanırken, Hanife benim oturduğumu görünce suratı asıldı, başını çevirdi hışımla, kocasının yanına girdi. Hala o canını yakarak götünden sikmeme bozuluyor olmalıydı. Ama beni hiç siklememesine, görmezden gelmesine de ben bozulmuştum doğrusu…

Cebimden telefonu çıkarıp gizli dosyayı açtım. Hanife’nin yüzü görünerek çırılçıplak, am göt meydanda kocasına poz verdiği resimlerden en açık olanı seçtim. Sabırla kocasıyla işini bitirmesini, dükkandan çıkmasını bekledim.

On dakika sonra çıktı, yine bana bakmadan yola koyuldu. Daha on metre gitmeden çıplak resmini göndermiştim bile…

Telefonunun mesaj sesini duyunca refleksle elini çantasına attı, eline aldı. Hem yürüyor, hem de telefonuna bakıyordu.

Birden bire kaldırımın ortasında durdu, çarpılmış gibi kalakaldı. Gönderdiğim resmi görmüş olmalıydı. Başını çevirip uzaktan bana baktı. Şimşekler yağdırıyordu bakışları… Döndü, yürüdü gitti.

Daha gözden kaybolmamıştı ki telefonum çaldı. Baktım, o arıyor, açtım. Hiç bir girizgaha gerek duymadan konuya girdi hemen,

“Ne istiyorsun benden orospu çocuğu? Yetmedi mi yaptıkların?”

“Ne istediğimi bilmiyormuş gibi konuşma Hanife… Seni istiyorum. Seninle sevişmek istiyorum. Benim yaptıklarımdan sen de benim kadar zevk aldın, inkar etme… İnadı bırak, ters davranma bana karşı… O resimlerden onlarcası var elimde… Sikiş videoların var.” Cevap vermedi, sessiz geçen bir kaç saniye uzadı da uzadı…

“Alo… Sana diyorum kadın…” diye üsteledim.

“Bana yaptıklarından sonra mı? Çektirdiğin acı yetmedi mi?”

“Bir daha öyle olmayacak Hanife… Gel konuşalım bunu…”

“Lanet olsun sana, şerefsiz sapık… Şantajcı köpek… Ablamın evine gidiyorum. Yarım saat sonra gel konuşalım. Girdikten sonra kapıyı arkadan kilitle, ben içerde olacağım.”

Dakikalar geçmek bilmedi. Daha yarım saat tam dolmadan kapıyı kilitleyip yola çıktım. Yine yalvaracaktı herhalde, onun için çağırmıştı mutlaka… Yumuşamamak gerekiyordu. Hanife’yi sikmeye devam edebilmem için kozları elimden bırakmamalıydım.

Biraz sonra evin kapısındaydım. Demir kapıyı ittim, açıldı, içeriye girdim. Yine o havasız, rutubetli ev kokusu, eşyasız odalar… Arkadaki odaya, yatak odasına doğru yürüdüm. Kapısı bir karış aralık duruyor, içeriden loş bir ışık koridora vuruyordu. Merakla, yavaşça yaklaşıp kapıyı açtım.

Yatak odası eskisi gibi, eşya olarak yere serilmiş, üzerinde seviştiğimiz hazır yataktan ibaret değildi. Silinmiş, süpürülüp temizlenmiş. Yerde uzun tüylü bir halı, geniş çift kişilik bazalı bir yatak, ayak ucunda berjer koltuk, iki yanında etajerler, üzerlerinde iki pembe gece lambası yanıyor… Hanife yatağın kenarında oturmuş, beni izliyor. Bir ıslık çalarak etrafıma bakındım,

“Vayy… Epey değişmiş burası… Son gördüğümde böyle değildi.” dedim.

“Değildi, evet… Son gördüğünde bir şeyler yaşanmıştı bu odada… Biraz düzene koyayım dedim. Eşya getirttim, temizledim. Yavaş yavaş, bu hale geldi. Belki bundan sonra bir şey yaşanacaksa daha güzel olsun diye… Ama sen… Bir çırpıda her şeyi berbat ettin. Şimdi de şantajlarına devam ediyorsun. Sanki aramızda hiç bir şey geçmemiş gibi, iki yabancıymışız gibi…”

“Bak canım, o son seferi unutalım. Senden özür diliyorum, hayvanlık ettim. Ama sen de delirttin beni… Seni görememe korkusu delirtti.”

Yataktan kalktı, karşılıklı duruyor, bakışıyorduk. Gözleri iri iri açılmış, etli dudakları titriyordu.

“Beni görememekten mi korktun?” dedi fısıldayarak… Ellerimi iki yana açtım,

“Evet, hem de çok…” diye yanıtladım aynı tonda… “Diyorum ya, delirdim adeta… Hiç yapmadığım şeyler, yapmayı düşünmediğim olaylar oldu.” O da elini kaldırdı bana doğru… Elindeki kocaman ekmek bıçağı ışıldadı bir anda…

Tüylerim ürperdi, korktum ne yalan söyleyeyim… Ama serde erkeklik var, ona duygularımı çaktırmamaya, serinkanlı davranmaya çalıştım. Sanki o koca bıçağa hiç aldırmıyormuş gibi yaparak yaklaştım, burun buruna geldik,

“Ne bu? Öldürecek misin beni?” dedim. Başını iki yana salladı,

“Bilmiyorum. Lanet olsun sana, bilmiyorum. İki uç arasında gidip geliyorum. Seni öldüreyim mi hıncımı almak için? Yoksa hiç bir şey yokmuş gibi seninle sevişeyim mi bilmiyorum…”

Gözleri dolu doluydu, birer damla süzüldü yanaklarına… İki elimle yanaklarındaki yaşları silip kendime çekiverdim, dudaklarına kapandım. Hırsla öpmeye koyuldum.

Ben öperken Hanife hareketsiz durdu önce, sonra elindeki bıçak kaydı parmaklarının arasından, gürültüyle yere düştü. Bıçak tutan elleri belime sarıldı sımsıkı, öpüşlerime karşılık vermeye başladı. Hırsla öpüşüyordu benimle…

Derin fransız öpücüğüyle, ateşli ateşli, birbirimizin dillerini dilimizle okşayarak, hırsla öpüşürken, ellerimiz sabırsızca bedenlerimizde dolaşıyordu. Çarşafının üzerinden ince belini sarıyor, araya girip iri göğüslerini okşuyordum kumaşın üstünden… Parmaklarımın arasında sertleşmiş meme uçlarını hissedince oraya kapandım, mıncıklamaya, ezmeye başladım.

“Ohmmm…” diye inledi ağzımın içinde… Zevkle kıvranıyordu kollarımın arasında…

Bir süre sonra dudaklarını benden kurtarıp bir adım geriye çekti kendini… Gözleri çakmak çakmak, öpüşmekten kabarmış dudaklarıyla bir an bana baktı… Soluk soluğa bakıştık. İki vahşi hayvan gibiydik, her an birbirimize saldırmaya hazırlanan… Üzerindeki çarşafı sıyırıverdi bir kaç harekette, karşımda çırılçıplak kalıverdi.

Baştan aşağıya süzdüm hayretle… Üzerinde sadece bacaklarındaki dantelli ince siyah jartiyer çorap ve ayaklarında parlak rugan iskarpini vardı giysi olarak… İri ve dolgun memeleri iyice kabarmış uçlarıyla gözümü aldı. Hafif bombeli karnı, kaymak gibi tertemiz kadınlığı öyle iştah açıcıydı ki…

Yaklaştım, çıplak bedenini kollarımın arasına aldım, tekrar öpüşmeye başlarken yavaş hareketlerle yatağa yatırdım. Pembe yatak örtüsünü açmadan yatağın üzerine çıkıp uzandık. Hem öpüyor, hem her yerini okşuyordum. Memelerini ovalarken aşağıya iniyor, kabarmış amcığını avuçluyor, ağzımın içinde zevkle inletiyordum.

Sikim taş gibi olmuş, artık rahatsızlık vermeye başlamıştı. Elimi fermuara götürüp açtım, pantolonumu külotla beraber dizlerime kadar sıyırdım. Hanife’nin gözleri sikime takıldı kaldı, beğeniyle bakıyordu. Elini tuttum, alıp sikime götürdüm, okşamaya başladı. Sıcak parmaklarının temasıyla ürperdim.

“Öpsene biraz Hanife…” dedim inleyerek… Doğrulup sikimi ağzına aldı, çok iyi yaptığı işi yapmaya, ıslak ve sıcak dilini boylu boyunca sikimde gezdirmeye başladı.

Biraz gövdeyi, şapkasını yalıyor, ardından ağzının içinde kaybedip bu kez ağzının içinde yalamaya, emmeye koyuluyordu. Dizlerimin üzerinde duruyordum, kasıklarımı okşayan saçlarını zevkle karıştırıyordum.

“Ben de küçük Hanife’yi yalamak istiyorum.” dedim. Üzerimdeki giysileri telaşla çıkarıp çırılçıplak kaldım. Hanife’yi sırtüstü yatırıp 69 pozisyonuna geçtim. Sikimi ağzına verip ben de onun amcığını yalamaya başladım. Dediğim gibi, kaymak yapmıştı amını, bal dök yala cinsinden…

“Ahhh… Çok güzel…” diye inledi amı yalanırken… Zevkle kıvrandı altımda…

Şapırtılar yükseldi o eski izbe evin pembe ışıklı yatak odasında… Kabaran klitorisini iki dudağımın arasında kıstırıp inlettim, amının dudaklarını yaladım, parmağımı amının zevk suyunda ıslatıp arka deliğini okşadım.

Ben ona ne yaparsam o da bana aynısını yapıyordu. Sikimi ağzının içinde emerken elleri gövdesinde, taşaklarımda dolaşıyor, kalçalarımı okşuyordu. Ojeli tırnaklarının acıtırcasına kaba etlerimi çizmesiyle ürperdim, ayı gibi homurdanmaya başladım. Ardından ıslak parmaklarını arka deliğimde hissedince bir garip oldum…

“Ohhh… Ne yapıyorsun sen öyle…?” Harika bir zevk duygusu sarmıştı her yanımı… Aynı anda sikimi yalıyor, ıslak parmağıyla deliğimi okşayıp masaj yapıyordu. Çift taraflı zevk bitiriyordu beni… Sikimi ağzından çıkarıp açıklama yaptı bana,

“Senin bana yaptığını yaptığını… Faruk da sever böyle yapmamı, hoşuna gider.”

“Bak sen küçük pipili Faruk efendiye… Demek göt deliğini okşamandan zevk alıyor ha? Aslında evet, hakkını vermek lazım, güzelmiş. Ama bırak lütfen… Yoksa içine girmeden boşalacağım.” diyerek sikimi ağzından çıkardım, doğruldum.

Şehvetle, arzuyla kısılmış gözleriyle bana bakıyordu. Sikimi yalamaktan ıslanmış ağzını çenesini eliyle silip jartiyer çoraplı bacaklarını ikiye ayırdı,

“Hadi gel…” dedi. “Koca pipili Koray bey… O kalın şeyini sok içime… Boşalacaksan içime boşal…”

İstekle kıvranan kadının güzelliklerini içime sindirerek yavaşça girdim bacaklarının arasına, sikimin başını ıslak amcığına sürttüm. Jartiyer çoraplı bacaklarını okşadım.

İki bacağını tek tek alıp çorapların üzerinden okşarken hala ayaklarında duran iskarpinlerini çıkardım, attım. Şimdi sadece çorapları kalmıştı üstünde… Kırmızı ojeli tırnaklarıyla iki siyah güvercin gibiydi minik ayakları… Sikim hala amının dudaklarına sürtünüp dururken ayak parmaklarını ağzıma sokup çorapla beraber emdim.

“Ohhh…” Parmaklarıyla amının dudaklarını ayırdı. “Yeter artık çorap sapığı… Biraz da beni düşün… Hadi sok…”

Doğru söylüyordu kendi zevkime dalıp gitmiş, jartiyer çorapların şehvetine kapılmıştım. Bacaklarını bırakıp üzerine eğildim. Ama istediğini yapıp yarağı sokmadım hemen…

Biraz amının dudaklarının arasına koydum oğlanı, kendi suyunda ıslanmış, kayganlaşmış am yatağında ileri geri yaptım. Klitorisi kemik gibi sertleşmişti aldığı zevkten… Sabırsızlandı,

“Hadi Koray… Sok şunu diyorum sana… Bekletme artık…”

“Yarım saat önce böyle demiyordun ama… Sapık, şerefsiz, şantajcı köpek, bilmem ne…” Biraz doğrulup ellerini kalçalarıma koydu, kendine çekmeye çalıştı,

“Yalan mı? Şantajcısın işte… Hadi artık köpek, sok…”

Belini oynatıp duruyor, sikimi içine almaya çalışıyordu. Yavaşça başını bastırdım. Santim santim girmeye başladım. Gözleri kaydı, mutlulukla içini çekti,

“Ohhh… İşte… Sonunda…”

“Kocan sikmiyor mu seni aşkım? Porno video çekme meraklısı kocanla sikişmiyor musunuz?”

“Bırak şu sapığı… Öyle şeyler yapmasa sertleşmiyor bile… Resim çekerken, beni sikmesini videoya alırken tahrik oluyor pezevenk… Pipisini ancak öyle kaldırıyor. Kaldırınca da ancak boyu kadar zevk veriyor işte… Seninle bir mi?”

“Benim yarak nasıl peki? Zevk alıyor musun?” derken sikimi köküne kadar gömdüm amına, kasıklarımız birleşti.

“Ohhh…” diye inledi. “Terbiyesiz şey…”

Yarı kapalı gözler, aralık dudaklar, açılıp kapanan burun delikleri her şeyi anlatıyordu oysa… Zevk alıp almadığını sormama gerek yoktu. İnleyerek boynuma sarıldı sımsıkı,

“Terbiyesiz erkeğim benim… Ama evet, seninki güzel… Hem de nasıl… Harika… Çok zevk alıyorum. Şeyin… Sikin çok zevk veriyor. Tam benim için yaratılmış. Hadi, git gel şimdi… Ohhh… Sik beni…”

Önce yavaşça sokup çıkardım. Sonra hızlandım. Seri şekilde pompalıyordum amcığını, her çıktığımda içinden am suları süzülerek geliyor, çarşafa akıyordu. Çok zevk aldığı kesindi. Ben de öyle…

“Biraz domal, öyle sikeyim seni…” dedim bir süre sonra… Doğruldum. Hemen kalkıp önümde domaldı. Sabırsızca kalçasını sallayıp beni bekledi. Başını yatağa koymuş, kalçasını havaya dikmişti. Götünün deliği nefis görünüyordu bu açıdan, ıslak amcığının pembeliği de ayrı güzellikteydi. Sikimin başını minik deliğine sürdüm ıslak ıslak…

“Bak, zorla arkama gireyim deme yine… Bozuşmayalım. Zevk almak istiyorum, yarıda bıraktın zaten, hadi devam et… Amıma sok şunu… Bak, bıçak hala yerde duruyor. Sen bana sokmazsan bıçağı alıp ben sana sokarım. Ona göre…” İsterik bir kahkaha attı, bekledi.

Kalçalarından tutup bir hamlede girdim amcığına… Makine gibi gidip gelmeye başladım. Arada eğiliyor, sırtını öperken memelerini mıncıklıyordum sikim içinde hareket halindeyken…

“Iııhhh… Harika… Devam et… Sik… Daha hızlı…” Sağlı sollu iki şaplak attım kalçalarına… Beyaz teninde parmaklarımın izi belirdi. Acıyı duyduğu anda kalçaları, vajinası kasıldı, sikimi daha da sıktı içinde…

“Ahhh… Köpek herif…” Başını çevirip baktı, gözleri kaymış, saçları dağılmış, dudaklarını ısırarak… “Nasıl zevk vereceğini çok iyi biliyorsun. Hadi… Devam…”

“Yavrum benim… Azgın kısrağım… Ohhh, güzel götlüm…” diye diye dakikalarca pompaladım amını…

Yukarıdan tükürüğümü deliğine bırakıp kayganlaşan göt deliğini okşadım parmaklarımla… İyice delirdi artık… Ben biraz hareketsiz kalınca kendisi gidip geliyordu sikimin ucunda… Kalçaları kasıklarımda şaklıyordu. Her gidip geldiğinde sikim amına, ıslak orta parmağım götünün deliğine girip çıkıyordu.

Vajinasında kasılmalar başladı. İçinde gidip gelirken o kasılmalar beni de yükseltti. Artık geri dönülmez noktadaydım. Son bir kez gömdüm yarağı…

“Aghhh… Çok güzel… Geliyorum Hanifem… Ohhh… İçine boşalıyorumm… Ohhh…”

Kendimden geçer gibi oluk oluk boşalmaya başladığımda Hanife de altımda elektrik çarpmış gibi titreyerek, kalçalarının etleri seyirerek orgazm oluyordu.

Neden sonra içinden çıktım, yatağa devrildim. Hanife de yanıma uzandı. Hala sarsıntılar geçiriyor, kasılıyordu. Yan dönüp sarıldı bana, bir bacağını üstüme attı. Amcığının ıslaklığını bacaklarımda hissediyordum. Öylece yatıp kaldık.

“Çok güzeldi.” dedi, mutlulukla içine çekti.

“Bence de… Harikaydı. Aynı anda boşaldık ikimiz de…” Başını kaldırdı. Yüzüme baktı, sonra da uzanıp dudağımdan öptü.

“Koray… İkimiz de seviyoruz bunu… Ne olur, sevişmek için şantaj yapma bana… Seni zaten istiyorum ben…” Elini sikime atıp okşadı, parmaklarının arasında sıktı. “Çok fena alıştım buna… Çok zevk veriyor sikin… Kocamda yaşamadığım zevkleri yaşatıyorsun.”

Hanife’yi kollarımın arasına alıp sımsıkı sarıldım. Ateş gibi yanan tenini hissetmek, arzu dolu sözlerini duymak tekrar canlandırmıştı beni… Sikim sertleşmeye başladı.

“Bir daha ister misin o zevkleri?” diye fısıldadım kulağına…

“İsterim ama gitmem lazım…” dedi. “Evden merak eder çocuklar… İnan istemeyerek gidiyorum. Keşke seninle bütün gün, bütün gece kalabilseydim. Koynunda uyumak isterdim.”

Kalktı, yataktan çıkıp yerdeki çarşafını aldı, etajerin çekmecesinden iç çamaşırlarını, eteğini çıkardı, giyinmeye başladı. Dirseğime dayanmış, onu izliyordum.

“Anlayamıyorum.” dedim.

“Neyi?”

“Beni elinde bıçakla bekliyordun, öldürecektin. Ama çarşafın içinde çırılçıplaktın, sevişmeye hazır, istekli… Neden?” Güldü,

“Dedim ya, iki uç arasında çok gidip geldim. Bir an öyle, bir an böyle… Bıçağı nerene saplayayım diye düşünürken bırakıp soyundum, üstüme çarşafı geçirip seni bekledim. Ama sen odaya girdiğinde o anda kararımı vermiştim. Seni istiyordum. Seninle sevişmeyi istiyordum ben de…”

Giyinmesi bitmişti. Yine o kapalı, çarşaflı Hanife olmuştu. Eğilip dudağıma bir öpücük kondurdu.

“Gidiyorum. Sen biraz sonra giyinir çıkarsın… Çıkmadan önce birinin görmediğinden emin ol, kapıyı kilitlemeyi unutma… Anahtarı da yerine koy giderken…”

Yattığım yerde kapının kapandığını duydum. Öylece yatıp olan biteni tekrar yaşadım. Güzel olmuştu, tatlıya bağlanmıştı her şey… Sonunda saate baktım, epey geç olmuştu. Kalktım yataktan, ben de giyindim.

Hanife ile yaptığımız gündüz kaçamağı, bir posta sikiş kesmemişti beni… Eve gidip bir posta da eşime kaymak iyi olacak diye düşündüm. Hem karımı da iyice yarağa doyurmalı, gönlünü yapmalıydım ki, bir şeylerden şüphelenmesin.

Ah, bir de Ayşe var tabi… Ateşli annesinin şehvet kaynayan körpe kızı Ayşe… Daha sırada onun da açılmamış gül goncasını koklamak vardı.

Ortalığı düzelttim biraz… Çıkmadan önce etrafta biri var mı diye kontrol ettim iyice, kapıyı çekip kilitledim, anahtarı her zamanki yerine bıraktım, çıktım.

Leave your comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir