Reviews
User Score
Rate This
Descriptions:
Benim hikayem ablamın külotlarının varlığını ve güzelliğini keşfetmemle başladı.
Daha küçüktüm, ondördümde filan… Yeni yeni kamışa su yürümeye başladığı, cinsellik konularında her şeye büyük bir ilgi ve merakla baktığım dönemler…
Vücudum gelişiyor, en ufak bir uyaranda pipim sertleşiyor, okşadıkça tuhaf zevkler duyuyorum. Ucunda minik sıvı damlaları beliriyor. Sabahları ereksiyon halinde uyanıyorum.
Biraz kapalı bir çevredeyim, etrafımda neler olduğunu soracak kadar samimi olduğum birilerini arıyorum. Türbanlı kapalı ablam var en yakınımda, ona da soracak halim yok.
Etrafım kadınlarla çevrili, ablam, annem, kuzenler… Kümesin horozu gibiyim. Tavuklarla, piliçlerle çevrilmişim ama neyi, nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Ablamın benden tin tin sakladığı, odasına girmeme, karıştırmama izin vermediği çamaşır çekmeceleri dikkatimi çekmeye başladı. Tabi yasak olunca daha da ilgimi uyandırdı o gizem…
Ev halkının dışarıda olduğu bir gün ben evde yalnız başıma kalmıştım. Merakıma yenik düşüp daldım ablamın odasına, iz bırakmamaya çalışarak her şeyini karıştırdım.
Dışarıya çıkarken türban pardesü ile sımsıkı kapanan ablamın çekmecelerinde külotlar, sütyenler, bir sürü dantel gecelikler, ismini bile bilmediğim çamaşırlar yığılıydı. Renk renk, çeşit çeşit, model model…
Gazetelerde, internette gördüğüm seksi kadınların bedenini süsleyen, her gördüğümde tahrik olmama neden olan bu seksi çamaşırları benim örtülü kapalı ablam mı giyiyordu yani?
Gidip önce dış kapıyı, sonra ablamın oda kapısını kapattım, anahtarı çevirdim. Çekmecelerde sıra sıra katlanmış çamaşırlardan bir iki tanesini çıkardım düzeni bozmadan, dikkatle… Üstümdeki şort ve tişörtü çıkarıp ablamın incecik dantel kırmızı tanga külodunu çıplak bedenime geçirdim.
Benim Hikayem, resim №2
Dolabın aynasında görüntüme baktım gözlerimi kısıp… Evet, internette gördüğüm çıplak genç kızlara benziyordum. Bembeyaz tenim, yuvarlak kalçalarımla güzel parçaydım doğrusu, tüysüz kılsız bedenimde minik külot çok seksi görünüyordu.
Bir iki tane daha külot denedim. Ardından dantel bir sütyen geçirdim göğüslerime… Beden ölçülerimiz aynıydı neredeyse ablamla, bana tam geldi. Buruşuk duran sütyenin içine bir iki çorap tıktım. İşte, şimdi tam bir kadın görüntüsüne kavuşmuştum.
Sağıma soluma dönerek aynada kendimi izliyordum. Elimi önüme götürdüm. Önce tanga külodun üzerinden kasıklarımı okşadım. Sonra parmaklarımı içine soktum, hafif sertleşen pipimi okşadım. Oh, güzel… İki elimle göğüslerimi, karnımı, kasıklarımı, her yerimi okşamaya başladım.
Dizlerim titriyordu. Heyecan… Zevk… Kendimi ablamın yatağına attım. Sırt üstü yatarak kendimi okşamaya devam ettim.
Parmaklarımın arasındaki pipimin ucundan sıvı gelmeye başlamış, ıslanmıştı parmaklarım… Kaygan kaygan başını okşadım. Zevk sıvısının yetmediği, kuruduğu anda parmaklarımı ağzımda ıslatıp devam ettim şehvetli yolculuğuma…
Nefes alış verişim hızlandı. Yanaklarım kıpkırmızı oldu. Nefis bir duyguydu. Minik inlemeler eşliğinde kendimi iyice kaptırdım ilk otuzbirime devam ettim. Bir elim pipimi sıvazlarken, diğer elimi sütyenin içine atmış, göğüslerimi okşuyordum.
Sonunda gözlerim karardı, kasıldım, dudaklarımı ısırarak sarsılmaya başladım. Avucumun içindeki pipimden bir kaç damla halinde beyaz sıvılar püskürdü ablamın küloduna… Öylece yatıp kaldım.
Evet, mastürbasyonla ilk tanıştığım gündü o gün… Üzerimde kapalı ablamın seksi sütyeni ve tanga küloduyla zevkini tattığım ilk otuzbirim…
Benim Hikayem, resim №3
O günden sonra bende takıntı halini aldı ablamın çamaşırları… Annem de vardı evde ama, o hem annemdi, hem de pek sıradan ve düz iç çamaşırları ilgimi çekmiyordu. Varsa yoksa ablamın seksi hazine sandıkları, çekmeceleri…
Bulduğum her fırsatta, evde her yalnız kaldığımda odasına girmekten kendimi alıkoyamıyordum. Her defasında başka bir çamaşır, başka bir çorap, gecelik… Külotlu çoraplar, jartiyerler, sütyenler, mini etekler…
Kapalı ablamın bu mini etekleri, minicik seksi tangaları, ortası arkası açık külotları nerede, kimin için giyiyor olabileceğini sorgulamıyordum hiç… Ayakkabı numaramız bile aynıydı ablamla, yüksek topuklu lame iskarpinlerini de geçiriyor, döne döne aynada kendime bakıyordum.
Ablamın yasaklı dönemde üniversiteye girebilmek için aldığı uzun saçlı peruğunu da kafama geçirdiğimde tam erkeklerin bayıldığı tipte, fıstık gibi, seksi bir lolita olup çıkıyordum.
0:02
Resmen iç çamaşırı çorap fetişi olmuştum zamanla… Dışarıya çıkarken, okula, gezmeye bile içime giydiğim ablamın minik tanga külotlarıyla, külotlu çoraplarıyla gitmeye başlamıştım. Erkek giysilerimin altında tamamen genç bir kız gibiydim.
Etrafımda bir sürü arkadaş, okulda öğrencilerin, sokakta, çarşıda kalabalığın içinde… Üzerimdeki erkek giysilerimle vakit geçirirken, içime giydiğim ince jartiyer ya da külotlu çorabın bacaklarımı okşama hissi, kalçalarımın arasına giren tanga külodun ağının minik deliğimi okşarcasına teması beni kendimden geçiriyordu.
Evde bütün dikkatim ablamın üzerindeydi. Duygularımdan habersiz ablamın sere serpe oturup kalkarken giydiği ince çoraplı bacaklarını kesiyordum. Hele bir de banyoya girdiği anlar…
Anneme göstermeden banyo kapısının önünde alıyordum soluğu… Evde annem yoksa düğün bayram bana, rahat rahat gözetleyebiliyordum içeriyi…
Ablam o dönemde bekardı. Kız benim gibi azmış vaziyetteydi, hormonlarının esiri olmuştu. Soyunurken, altındaki minik tangayla aynada bakarak kendini okşarken ben de anahtar deliğinden bakar, kendimi okşardım. Güzel, seksi vücudunu ezberlemiştim adeta…
Sadece banyo değil tabi, odası da ilgi alanımdaydı. Geceleri el ayak çekildikten sonra kapısının önünde tünerdim. İçimde ondan aşırdığım dantel külot, yatağında mastürbasyon yapan ablamın kısmaya çalıştığı minik inlemeler eşliğinde kendimi okşardım. Kilidini bozduğum ve bir türlü kapanmayan 😉 oda kapısını hafif aralayıp gece lambasının ışığında onun körpe çıplak bedenini görmeye çalışırdım.
Bir zaman seks yaşantım böyle geçti. İçimde ablamın çamaşırları, etrafımdaki yakışıklı erkekleri keserek… Gece o erkeklerle ilgili açık saçık hayaller kurarak…
Pikenin, yorganın altında, üstümdeki tanga külot ve jartiyer çoraplar haricinde çıplak vaziyette kendimi okşayarak, mastürbasyonlar yaparak… Bir kadın gibi şehvetle yatakta kıvranarak… Ablamı röntgenleyerek…
Benim Hikayem, resim №4
Elbette içimde jartiyer çoraplar, minicik dantel tanga külotlar varken, kendimi seksi bir genç kız gibi hissederken, tüm dikkatim çevremdeki yakışıklılarda oluyordu ister istemez…
Lisede en sevdiğim ders beden eğitimiydi. Sınıfın en sıkı, kaslı, bitirim oğlanlarını spor yaparken, barfiks çekerken, güreşirlerken izlemeye bayılıyordum.
O terli, iri ergen vücutların atletizm yaparken kasılmalarını, birbirine dolanmalarını, kızlara hava atmak, tavlamak için gelişmiş kaslarını sergilemelerini izlerken kendimden geçiyordum adeta…
Fakat bir türlü içlerinden birine olsun açılamadım, derdimi söyleyemedim. Çok düşündüm ama gizli gizli buluşup bir defacık da olsa bir kadın gibi sevişebilmek için bir talepte bulunamadım. O cesaret yoktu bende…
Tepki görmekten, beni yaftalamalarından, hep yaptıkları gibi kaba ve nobran, alaycı sözlerle, benimle ve duygularımla ibne diye dalga geçmelerinden, duygularımı örselemelerinden ölesiye korkuyordum.
Bana asılan kızlar da vardı elbette… Parlak, erkek güzeli denebilecek kadar yakışıklı, düzgün vücutlu bir erkektim sonuçta… Gün geçtikçe kaslarım, bedenim gibi pipim de büyümüş, uzayıp kalınlaşmıştı. Sevişme aşamasına geldiğim kızların dibi düşüyordu sikimin büyüklüğünü gördüklerinde…
Değişmeyen tek şey içimdeki gizli duygularım, arzularımdı. Arada bir, adım iyice yumuşağa çıkmasın adına bir iki kızla çıktığım oluyordu. Kızla sinemada, parkta saklı gizli öpüşüp yiyişiyor, olabildiğince seks yapmaya çalışıyorduk. Ertesi gün diğer çocuklara, onların yaptığı gibi bire bin katarak, okulun en seksi kızıyla yaptıklarımı anlatıyordum ballandıra ballandıra…
Ama ciddi bir ilişki kuramıyordum kızlarla… Gece rüyalarımda, ders çalışıyoruz ayağına evine çağıran, odasında oral seks yapıp seviştiğim kızı görmüyordum. Tam tersine… Okulun neredeyse bütün kızlarını elden geçiren okul takımının çapkın ve yakışıklı kaptanını görüyor, onunla öpüşüp sevişiyordum.
Evet, kızlarla aram iyiydi, onlarla seks yapmaktan fena halde zevk alıyordum, her şey mükemmeldi. Ama ne diyebilirim ki… Üzerime kadın çamaşırları giyerek bir erkekle sevişme arzusu takıntı halini almıştı bende…
Sonunda rüyalarım gerçek oldu. Bir erkekle seviştim, hemcinsimle seks yapmanın zevkini tattım. Ama okul takımının yakışıklı kaptanıyla değil…
Mahallenin bakkalıyla…
Benim Hikayem, resim №5
Benim kimselere açamadığım sırrımı, ruhumun derinliklerinde yatan kadını, içime giydiğim ablamın kırmızı dantel tangası açığa çıkardı. O görüntü sayesinde yepyeni bir yaşama adım attım.
Onsekizinci doğum günümü kutlayalı bir iki ay olmuştu. Reşit biriydim artık… Kendimi karşıma çıkabilecek her şeye hazır olgun hissediyordum. O gün okuldan çıkmış dalgın dalgın yürüyordum yolda…
Aniden bastıran ve o ana kadar hafif çiseleyen yaz yağmuru hızını arttırmaya başlayınca telaşlandım, okul çantamı başıma geçirip hızlandım. Evdekilere söylemiştim, yeni vizyona giren bir filmi izlemeye gidecektim.
Üzerimde incecik bir tişört, altımda bir kot vardı sadece… İyice ıslanmıştım. Giysilerim tenime yapışmış vaziyette sığınacak bir saçak altı bakınıyordum ki birinin,
“Can…” diye seslenişiyle dönüp baktım. Bizim oturduğumuz mahallenin bakkalıydı seslenen… Yakışıklı, maço tavırlı Metin abi… Evin ihtiyaçlarını ondan alırdık, babasıyla beraber bakkal dükkanı işletirdi.
Her dükkana gittiğimde onu süzerdim hayran hayran… Tam beğendiğim tipti. Benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyordum ama, o da geceleri rüyalarıma giren erkeklerdendi. Yeni aldığı arabasıyla yolun kenarına park edip uzandı, yolcu tarafının kapısını açtı.
“Gel hadi, sucuk gibi olmuşsun. Ben götüreyim seni gideceğin yere…”
Hemen kapıyı açıp atladım içeriye… Üstümden sular süzülüyordu, ıslanmış sıçan gibi olmuştum. Kucağımda yine ıslak çantamla dudaklarım titreyerek oturdum.
“Teşekkür ederim Metin abi, donuma kadar ıslandım beş dakikada… Hayırlı olsun, güzel arabaymış.” dedim minnetle…
“Çantanı arkaya koy istersen Can, yeterince ıslaksın zaten…” dedi hareket ederken…
Oturduğum yerde yarı kalkarak arkaya uzandım, çantamı arka koltuğa koydum. Tekrar yerime oturup kemeri bağladım. İki elimi yukarı kaldırıp hiç kesmediğim, uzun bıraktığım saçlarımı ellerimin arasında sıktım, yağmur suları göğsümden süzüldü.
“Nereye gidiyorsun böyle? Eve mi?” dedi.
“Yok, sinemaya gidiyordum, arkadaşlarla buluşacaktık.”
“Ben bırakırım seni, merak etme…” diyerek gaza bastı. Biraz yeni arabasının özelliklerini anlattı, biraz sinema ve izlemeyi istediğim oynayan film hakkında sohbet ettik. Sonra bir sessizlik oldu. Etrafımızdaki trafiğin sesi, sileceklerin zor yetiştiği yağmurun sesi vardı sadece… Sonunda o konuştu,
“Donuma kadar ıslandım diyordun, gerçekten öyleymiş Can…” dedi. Başımı çevirip merakla baktım. Yakışıklı yüzünde garip bir tebessüm vardı. O da bir an bana baktı, sonra yola çevirdi bakışlarını…
Otuzlu yaşlarında, bitirim bir tipti aslında, kirli sakallı, bıyıklı… Kaslı kollarındaki siyah kıllar kalın bilekli ellerine kadar iniyor, gömleğinin üstten iki düğmesi açılmış, simsiyah göğüs kılları görünüyordu.
“Nasıl yani, anlamadım abi?” dedim.
Elini uzattı bana doğru, belime… O anda dehşetle farkına vardım. Arkaya doğru uzanınca altımdaki ablamın kırmızı tanga külodunun bel kısmı yanlardan dışarıya fırlamıştı. Kırmızı külodun incecik bel kısmı kot pantolonun belinden yukarıda, dışarda kalmış vaziyetteydi.
Sanki özellikle yapmışım gibi, içimdeki seksi külodun görünmesini istermişim gibi bir durum…
Daha ben olayın ne olduğunu anlamaya çalışırken parmaklarıyla külodumun bel lastiğini tutup çekiştirdi. Gülümseyerek,
“İçine giydiğin kırmızı külot ıslanmış diyorum. Gerçekten donuna kadar ıslanmışsın Can… Ne bu? Sanırım minik bir tanga külot…”
Utanç içindeydim, ne diyeceğimi bilemedim o anda… Yanaklarım en az içimdeki tanga külot kadar kıpkırmızı kesilmiş olmalıydı, alev alev yanıyordu. Yer yarılsa içine girsem diye düşünüyordum. Utanç içinde,
“Şeyy… Ben…” diye kekeledim. “Ben şurada ineyim abi, vaz geçtim sinemadan…”
“Nereye gideceksin bu yağmurda Can?” diyerek başını çevirip bana baktı.“Utandın mı yoksa?”
Sesimi çıkaramadım. Verecek cevabım yoktu ki… Zaten göreceğini görmüştü adam… Benim ne mal olduğumu, herkesten sakladığım büyük sırrımı öğrenmişti. Anlayışlı, babacan bir tavırla elini uzatıp bacağımın üstüne koydu, okşadı.
“Utanmana gerek yok canım. Senin cinsel tercihlerini yargılayamam, özgür bir bireysin sonuçta… Sana çok yakışmış ayrıca…”
“Şey… Teşekkürler abi…”
“Gerçekten… Çok seksi görünüyorsun bu halinle… Çok tatlı olmuşsun. Kızlarda böyle düşük bel pantolonun, şortun belinden külot görünce aşırı tahrik olurum. Ama seninki… Senin gibi bir erkek güzelinde görmek daha da tahrik edici, inan bana… Bir de kırmızı renk seçimin… Çok etkilendim, kendimi boğa gibi hissettim.”
Benim Hikayem, resim №6
Eli hala bacağımdaydı. Hafif hafif okşuyordu bacağımı… Parmakları bacaklarımın iç kısımlarını okşamaya başlayınca içim bir hoş oldu, oturduğum yerde kıpırdandım.
“Metin abi…” diye fısıldadım. “Şey… Lütfen…” Parmaklarıyla bacağımın içini kavrayıp hafif sıktı.
“Lütfen ne? Ne yapmamı istersin? Bırakayım mı? Yoksa okşamaya devam mı edeyim? Ama eminim bırakmamı istemiyorsun. Bence çok hoşuna gitti seni okşamam…”
Doğru söylüyordu, evet, hoşuma gidiyordu elinin teması… Kalbim yerinden çıkacaktı sanki… İçimdeki kırmızı külodu gördüğü yetmiyormuş gibi bacağımı okşayıp duruyordu yakışıklı adam… Tam hayallerimdeki gibi…
Dudaklarım kurumuştu heyecandan, dilimin ucuyla dudaklarımı yalayıp ıslattım. Bu hareketim adamı iyice tahrik etmiş olmalıydı ki derin bir nefesle inledi,
“Ohh… Can… Can… Çok tatlısın, biliyor musun? O köfte gibi etli dudakların bitiriyor beni… Bal dudaklarını senin yerine ben dilimle ıslatmak isterdim. Şu anda fena halde seninle öpüşüp sevişmek istiyorum. Peki sen? Sen benimle sevişmek ister misin?”
Cevap veremiyordum adama… Ne diyeceğimi bilemiyordum ki… Sessizliğimi evet olarak yorumlamış olmalıydı,
“Evet, istiyorsun.” dedi. “İçine kırmızı dantel külot giydiğine göre… Kendini kadın gibi hissediyor olmalısın. Başka ne var içinde? Sütyen? Çorap? Hımm… Tişörtün hala ıslak… Meme uçların kabarmış, dışarıdan görünüyor. Demek ki sütyen yok içinde… Öyle mi? Dur bir bakalım…”
Elini göğsüme attı, tişörtün yakasından içeri sokup sert bir hareketle göğsümü avuçladı. Daha ben ne yaptığını anlayana kadar parmaklarıyla meme ucumu sıkıştırmaya başlamıştı. Elimi onun elinin üstüne koyup durdurmaya çalıştım,
“Metin abi… Yapmaa…” diyebildim kısık bir sesle…
“Mmm… Sütyen yokmuş, evet… Altında ne var peki? Külotlu çorap mı?”
“Şeyy… Değil…”
“Ne? Jartiyer çorabı mı var?” Yine sustum. Onikiden vurmuştu, tam tahmin ettiği gibiydi. Ablamın ince siyah jartiyer çorabı sarıyordu bacaklarımı… Çoğu çocuk okula şortla gelirken ben kot pantolonumu giyiyordum içime giydiğim çorap görünmesin diye…
“Ohh… Can, harikasın… Demek jartiyer çorabı var içinde ha?” Yanaklarım kıpkırmızı,
“Şeyy… Evet abi…” diyebildim. Trafik ışıklarında durmuştuk. Şemsiyeli insanlar önümüzden geçiyor, kimse bize bakmıyordu. Elini çekti üstümden, bana baktı.
“Ne diyorsun Can? Sevişelim mi seninle? İster misin?” Başımı çevirip baktım. Gözleri istekle parlıyor, parlak siyah bıyıkları, etli erkek dudakları, kirli sakalıyla çok yakışıklı görünüyordu.
“Ben… Ben hiç yapmadım.” diyebildim. “Küçüğüm daha…”
“Ooo… Senin ilkin olacağım öyle mi? Bakire misin gerçekten? Kimse sikmedi mi seni?”
“Şeyy… Evet… Yani hayır… Hiç kimse…”
“Küçüğüm diyorsun ama geçen ay doğum gününü kutlamadın mı, resimlerini paylaştın o gün…” Demek beni takip ediyormuş, hoşuma gitmişti bu…
“Sen küçük filan değilsin, tanga külotla, jartiyer çorapla dolaşacak kadar azgınsın yavrum. Küçüğüm diyorsun, ama çok seksisin ve gösterişli bir vücudun var. Bence senin canın fena halde seks yapmak istiyor. Sevişmek istiyorsun sen de… Öyle mi?”
Yine cevap yok. Her söylediği doğruydu adamın… Evet, sevişmek istiyordum onunla… Ders çalışma bahanesiyle evine gittiğim civelek komşu kızının odasında bile bu kadar heyecan duymamıştım.
“Senin aradığın şey bende canım… Şu anda sikim taş gibi biliyor musun Can? Zonklamaya başladı.”
Off allahım… Siki kalkmış, zonkluyormuş. Okşamaları mı daha çok tahrik ediyordu beni? İçime işleyen bariton erkek sesi mi? Yakışıklı bir erkek olması mı? Açık saçık, müstehcen konuşmaları mı?
Işık yeşile dönmüş, arkadaki arabalar korna çalıp duruyordu. Sorguyu bırakıp gaza bastı, az sonra çevre yoluna çıkmıştı. Ne mahalleye gidiyorduk, ne sinemaya… Trafik yok denecek kadar azalmıştı. Artık neler olacağını ikimiz de biliyorduk ve ben en az onun kadar, hatta daha çok istiyordum sevişmeyi…
Metin abi bir eli direksiyonda iken diğer elini önüne götürdü. Fermuarını indirdi, kalçasını kaldırıp oynatarak içindeki şeyi dışarıya çıkardı. Yan gözle bakmaya çalışmıyordum artık. Çekingenliği bir kenara bıraktım sonunda, ona doğru döndüm. Parmaklarının arasında beliren kalkmış sikini ilgiyle, merakla izliyordum.
Gerçekten dediği gibi çok fena sertleşmişti erkekliği… Mor şapkasıyla, pembe teni, gövdeyi saran kabarmış kan damarlarıyla çok güzel göründü gözüme…
“Hadi bırak öyle iştahla sikime bakmayı… Uzan canım, tut onu, okşa biraz…” dedi.
Tedirgin, ürkek, korkulu, fakat bir o kadar da merak içindeydim. İçimdeki ona dokunma, ellerimin arasına alma arzusunu bastıramıyordum bir türlü… Sonunda dediğini yaptım. Elimi uzatıp kucağında dimdik yükselen penisini tuttum hafifçe… Teni sımsıcaktı.
“Ohhh… Okşa dedim Can… Hadi bebeğim… Okşa sikimi…”
Araba hafifleyen yağmurun altında yolun sağından yavaş yavaş ilerliyordu. Etrafıma bakındım, pek gelen giden yoktu yolda…
Parmaklarımın arasındaki kocaman ve sert şeyi okşadım. Tutup aşağı yukarı yaptım, bir müddet huşu içinde sikini sıvazladım.
“Ohh… Güzell… Ama böyle olmaz Can… Hadi gel kucağıma koy başını, sikimi öp canım…”
Yine bir kararsızlık geçirdim. Daha onsekiz yaşındaydım, tazecik, körpecik, tecrübesiz… Adamsa benim iki katım, otuzlu yaşlarda, feleğin çemberinden geçmiş, zamparanın teki gibiydi.
“Metin abi… Korkuyorum…” diye fısıldadım.
“Neden? Neden korkuyorsun?”
“Bunu yaparsam… Duyulursa… Etraf, ailem, çevrem…”
“Merak etme canım… Benden sır çıkmaz. Korkmana hiç gerek yok. Zaten seviştiğimizi kimseye söyleyemem ki… Yaşın küçük senin taze pilicim… Eğer bir duyulursa var ya, ailen, çevremiz, anamı sikerler benim… Onun için merak etme… Ne yaşanacaksa aramızda bir sır olarak kalacak. Hadi öp yarrağımı, bekletme beni…”
Onun mırıl mırıl, ikna edici konuşmaları taze pilicinin endişelerini yatıştırmaya yetmişti. Zaten ikna etmek için çalışmasına pek gerek yoktu ki… İçimdeki azgın orospu ruhu adamın sikini ağzına almam için kıvranıyordu.
“Off… Hadi bebeğim… Nazlanma artık… Bekletme beni…”
Bana sürekli bebeğim diye hitap etmesi de ayrı bir tahrik konusuydu. İçinde bulunduğumuz erotik ortam bir kenara, sadece arzudan boğuklaşmış sesiyle bana bebeğim demesi bile kendimi seksi bir genç kız gibi hissetmemi sağlıyordu.
Sonunda direncim kırıldı. Tekrar yola, öne arkaya bakındım. Kimsenin olmadığını görünce heyecandan titreyen ellerimle emniyet kemerimi açtım. Ona doğru eğildim. Başımı kucağına yaklaştırdım. Dilimin ucuyla sikinin başına dokundum.
“Ohhh… Devam et Can… Harikasın…” diye inledi. Biraz yaladım, dilimle sikinin şapkasının kenarlarında gezindim. Sonra aşağıya indim, dilimin ucuyla parmak gibi kabarmış kan damarlarını okşadım.
“Ağzına al bebeğim… Yarrağımı ağzına al…”
Off… Yarak diyordu adam… Penis değil, sik değil, alet filan değil… Düpedüz yarak diyordu, yarağımı ağzına al diyordu. Dediğini yaptım. Dudaklarımı olabildiğince açıp sikinin başını ağzımın içine aldım.
“Ohh… Em canım… Sikimi em hadi…” Sol eli direksiyonu tutmuş, sağ eliyle benim uzun saçlarımı karıştırıyor, başımı kucağına çekiyordu.
“Dişlerine dikkat et, dilinle yala sadece, damağınla ez yarrağı bebeğim… Ohhh…”
Saçlarımı sertçe tutup bastırıyor, sikini neredeyse köküne kadar sokuyordu ağzıma… Nefes alamaz hale gelip çırpınmaya başlayınca bırakıyor, soluk almama izin veriyordu.
Saçlarımı tutan eli omuzlarımı okşadı, sırtımı, belimi… Pantolonun belinden arkama soktu sonunda… Parmaklarıyla tanga külodun üstünden götümü okşadı. Öyle hoşuma gitti ki…
Sikini ağzımdan çıkarmadan elimi pantolonuma götürüp düğmesini, fermuarını açtım, kalçamı kaldırıp aşağıya sıyırdım.
Kot pantolonum ayak bileklerime kadar indi. Kırmızı tanga külotlu beyaz tenli kıçımı, siyah jartiyer çoraplı bacaklarımı onun bakışlarına sundum. Ve beklediğim tepkiyi aldım erkekten,
“Off…” diye inledi. “Şu manzaraya bak… Jartiyer çoraplarını yerim senin yavrum… Götünü ıssırırım senin, ısıra ısıra yerim seni… Sen nasıl bir şeysin böyle Can? Ben istemeden vereceksin götünü öyle mi? Ohh… Küçük azgın orospum benim… Harikasın…” diyerek götümü avuçladı, parmaklarının arasında etimi sıkmaya çalıştı.
“Mmm…” diye boğuk boğuk inledim. Siki ağzımı tamamen doldurmuştu, konuşamıyordum. Kıçımı okşayan el çekildi, ardından tekrar okşamaya başladı. Bu kez parmağını ıslatmış olmalıydı, külodun ağını kenara çekip deliğime bastırdı parmağını…
Islak orta parmağının teması, deliğime yaptığı baskı içimde fırtınalar koparmaya yetmişti. Sürekli inliyor, onun yönlendirmesine kalmadan kendim başımı indirip kaldırıyor, ağzımı sikmesini sağlıyordum.
Evet küçüktüm, acemiydim… Evet bir erkekle ilk kez sevişiyordum ama içimdeki azgın fahişe ruhu, seks içgüdüm beni yönlendiriyordu. Kızlar bana oral yaparken ne numaralar gördüysem hepsini uyguluyor, erkeğime daha çok zevk vermek için çalışıyordum.
Bu durum ne kadar sürdü, ıssız yolda nerelerden geçtik hiç bilmiyorum. Araba yavaşladı. Tekerlek seslerinden, aracın sarsılmasından toprak bir yolda gittiğimizi anladım. Sonunda durduk.
Başımı kaldırıp nerede olduğumuza bakmak istedim ama izin vermedi. Göt deliğimi okşayan elini hırsla saçlarıma götürüp bastırdı. Sikini gırtlağıma kadar gömdü. Elimle taşaklarını sıkarak okşarken tüm vücudunun kasıldığını hissettim.
“Ahhhh… Geliyorumm… Al döllerimi… Minik fahişem benim… Hepsini yut… Ohhh…”
Az sonra ağzımın içinde sıvılar fışkırmaya başladı. Spermlerinin kekremsi tadını dilimde hissettim. Lezzeti pek hoşuma gitti diyemem ama yapacak bir şeyim yoktu. Umduğumu değil, bulduğumu yiyecektim. Yutkunarak bardak dolusu döllerini boğazımdan aşağıya, mideme göndermek zorunda kaldım.
Soluksuz kalmış vaziyette, burnumdan nefes alıp vermeye çalışıyordum erkeğim ağzımın içine boşalırken… Dakikalar boyu sürdü sanki… Sonunda bıraktı beni, doğrulup koltuğa yaslandım. İkimiz de bir kaç dakika boyunca sakinleşmeye çalıştık.
“Bitirdin beni Can…” dedi neden sonra… Başımı çevirdim, bana bakıyordu, bakıştık.
“Nasıldı? İstediğin gibi yapabildim mi? Sana zevk verebildim mi?” diye sordum tatlı bir yorgunluk içinde…
“Hem de nasıl zevk aldım… Harikaydın… İşini çok iyi biliyorsun sen…”
“Mmm… Kızlar bana çok yaptı oral seks, onlardan öğrendim. Ama dedim ya, bir erkekle ilk kez yapıyorum. Beğenmene sevindim. Senin de şeyin harika… Sikin…”
Elim külodumun içindeydi. Jartiyer çoraplı bacaklarımı birbirine sürterek, oturduğum yerde hafif kıvranarak sertleşen sikimi bastırmaya çalışıyordum. Neredeyse boşalacak hale gelmiştim ben de… Yarağı gırtlağıma dayanmışken götümü, deliğimi okşaması, parmaklarının baskısı çok hoşuma gitmişti.
“Çok güzel görünüyorsun şu anda biliyor musun?” dedi gülümseyerek…
Elini bana uzatıp dudaklarımda kalmış sperm kalıntılarını parmağının ucuyla aldı, tekrar ağzıma soktu. Ben de elini tuttum, sperm bulaşığı işaret parmağını yaladım, ağzıma sokup emdim. Az önce ağzıma aldığım sikini emer gibi parmağını emerken, bir yandan da sikimi okşuyordum.
“Oh küçük fahişem benim… Saçların dağılmış, dudakların kıpkırmızı olmuş… Çok seksi görünüyorsun bebeğim.”
“Şeyy… Teşekkür ederim.” diyebildim. Etrafıma bakındım, yoldan biraz içeriye girmiş, ağaçlıklı toprak bir yolun kenarında park etmişti arabayı…
Omuzlarına kolunu atıp yavaşça kendine çekti beni… Yüz yüze, göz göze geldik. Gözlerindeki derin arzuyu okuyabiliyordum. Yaklaştı. Biraz daha… Dudaklarıyla dudaklarıma dokundu. Nefesim kesildi. Dudaklarım istekle aralandı.
“Ohh… Abi… “ diye inledim.
“Şşşt… Abi deme, lazım olur.” dedi boğuk bir sesle…
“Ne diyeyim? Sevgilim mi?”
“Sevgilim de… Aşkım de… Erkeğim de… Yarrağımı ağzına aldın, döllerimi yuttun. Hala abi mi diyorsun bana?”
Dayanamadım, boynuna sarılıp dudaklarına yumuldum. Ateşli bir fransız öpücüğüyle beni mest etmeye başladı. Bıyıklarını sürterek, sert erkek dudaklarıyla benim körpe dudaklarımı ezerek, dilini ağzıma sokmuş, dilimi okşayarak kendimden geçiriyordu beni…
“Ohhh…” diye ağzının içinde inledim. Elini kasıklarıma uzatmış, tanga külodumun üstünden arzuyla sertleşen sikimi, jartiyer çoraplı bacaklarımı okşuyordu.
Ardından parmakları külodumun içine daldı, sikimi avuçlayıp sıktı. Öyle korkunç bir zevk duyuyordum ki, tarifi mümkün değil. Benimle bir kadınla sevişircesine ateşli ateşli öpüşürken aynı anda sikimi okşaması harikaydı.
Neredeyse boşalmak üzereydim ki birden bıraktı her şeyi… Öpmeyi, okşamayı… Çekilip arkasına yaslandı. Şaşırdım, öylece kalakaldım. Sertçe öpülmekten örselenmiş, alev alev yanan dudaklarımın alevini parmaklarımı bastırarak yatıştırmaya çalıştım.
“Ne…? Ne oldu? Neden bıraktın?” diyebildim. Tam boşalmanın eşiğinde, zevkimin yarım kalmasıyla büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordum.
“Bak Can, ben doyamadım sana daha… Hem ben boşaldım ama sen pek zevk almadın. Burası yoldan görünüyor, kendimizi kaptırırız, biri görür, tehlikeli olabilir. Ne dersin aşkım? Daha rahat bir yere gidip sevişelim mi seninle? İlk erkeğin olayım mı senin?”
Ne diyebilirdim ki başka… Deli gibi sevişmek istiyordum adamla… Zevk almak istiyordum.
Elimi uzatıp vites topuzunun üstündeki elinin üstüne koydum. İnce uzun kız gibi narin parmaklarımla onun kıllı boğumlu pençesini okşarken,
“Hadi… Gidelim. Aşkım…” dedim.
Toparlandık istemeye istemeye, tekrar yola çıktık. Akşam olmuş farkında değilim. Biz gidene kadar karanlık çöktü. Vites topuzundaki elini okşadım, o elimi dudaklarına götürüp öptü. Kaçamak yapan iki sevgili gibiydik. Mutluydum.
“Nereye gidiyoruz?” dedim ama pek de umurumda değildi aslında… Neresi olursa olsun, bir an önce sevişmek istiyordum onunla…
“Bu saatte otelle, günlük evle uğraşamayız. Başbaşa kalacağımız bir yere gidiyoruz. Senin için lüks önemli değildir umarım.” Elimi uzatıp pantolonunun önündeki kabarık tümseği avuçladım, sıktım.
“Hayır, hiç önemli değil. Bir an önce gidelim.”
Mahalleye geldik. Yağmur çiseliyordu hala ve sokaklar bomboştu. Işıkları yanan ve içeride babasının beklediği bakkalın önünden geçtik, arka sokağına girdik. Tam dükkanın arka tarafına düşen demir kapının önünde park etti.
Merakla bakınıyordum. Daha önce hep bakkaldan alışveriş yapardım ama burayı bilmiyordum. Dükkanın deposuymuş, arka tarafa açılan kapısından içeriye girdik hızlıca…
Ben girdikten sonra etrafına bakındı, gören var mı gibisinden, sonra kapıyı kapatıp kilitledi, ışığın düğmesini açtı. Tavandaki floransan lambanın çiğ beyaz ışığı aydınlattı ortalığı…
Çekingen ve meraklı bakışlarla etrafı süzdüm. Deponun büyük kısmını düzenli yığınlar halinde koliler, bakkalda satılan malzemeler, çuvallar kaplamıştı. Köşede bir masa, sandalye, portatif bir karyola…
“Pek beğenmedin galiba… Sana lüks bir yer olmadığını söylemiştim.” dedi.
“Önemli değil abi…” dedim ben de, yanıma yaklaşıp ellerimi tuttu.
“Bir de bana abi deme demiştim ama unuttun yine…” dedi gülümseyerek… Birbirimize sarıldık, kalçalarımı okşarken boynuma yüzünü gömdü. Koklayarak öpücükler kondurmaya başladı.
“Ohh…” diye derin bir iç çekerek beline sarıldım ben de… Boyu benden epey uzundu, kollarının arasında küçük bir kız çocuğu gibi kalıyordum.
Boynumdan kulak memelerime geçti. Hem dudakları okşuyordu tenimi, hem de siyah gür bıyıkları… Huylanıp kaçınmaya çalıştım ama bırakmadı. Yüzümü ellerinin arasında sımsıkı tutup dudaklarımı öptü yavaşça…
Ayak parmaklarımın üzerinde kalkarak boynuna sarıldım, öpüşüne karşılık vermeye çalıştım. Yine dudaklarımı ezerek, bastırarak, diliyle okşayarak öpüyordu. Önündeki kabarıklığın karnıma battığını hissettim. Siki sertleşmişti öpüşürken…
Bir süre sonra öpmeyi bırakıp üstümdeki artık kurumuş tişörtümün eteklerinden tutup çekti, çıkardı. Biraz uzaklaşıp gözleriyle yiyecek gibi baktı çıplak üstüme… Elini uzatıp meme uçlarımı sıkıştırdı.
“Ahh… Yapmaa…” dedim cilveli cilveli… “Canımı yakma lütfen…”
Güldü. Pantolonumun düğmesini fermuarını açtı, yavaşça aşağıya indirdi. Dar pantolonu çekiştirerek ayak bileklerime inmesini sağladı.
Önümde diz çökmüştü. Hayran hayran jartiyer çoraplı bacaklarımı okşadı, yüzünü kasıklarıma, ablamın tanga küloduna gömüp derin bir nefesle kokladı.
“Çok güzel kokuyorsun aşkım… Mis gibi…” dedi.
Külodumun içinde biraz sertleşen erkekliğimi hafif ısırır gibi yapıp inletti beni… Dudaklarıyla öpe öpe yükseldi sonra, karnımdan göğüslerime, oradan tekrar dudaklarıma çıktı. Öpüşmeye devam ettik.
Kollarının arasında mest olmuş vaziyetteydim. Ayakta döne döne, öpe öpe kenara sürükledi beni, kenardaki istiflenmiş irice çuvalların yanında bıraktı.
Omuzlarımdan bastırıp önünde diz çöktürdü. Doğal olarak yapmamı beklediği şeyi yaptım hevesle… Pantolonun fermuarını açıp elimi içeri daldırdım. Sertleşmiş erkekliğini zorlukla dışarı çıkardım. Parmaklarımın arasında okşayarak hayranlıkla inceledim erkeğin sikini…
“Uhhh… Yala hadi…” diye sabırsızca ve boğuklaşmış bir sesle homurdandı.
Önünde diz çökmüş vaziyette, gözlerimi onun kararmış gözlerine dikerek sikini ağzıma aldım. Dilimle, dudaklarımla hararetli bir saksoya giriştim. Dakikalarca, ıslak ıslak yaladım, emdim, okşadım sıvazladım.
“Yeter bu kadar, bitireceksin beni yine…” dedi sonunda… Sikini ellerimden, ağzımdan kurtardı, ayağa kaldırdı.
“Yatakla filan uğraşamıcam, domal bakayım şuraya…” diyerek çevirdi beni, yanımızdaki beyaz çuval yığınının üstüne eğilmemi sağladı.
Bel hizamdaki çuvallara ellerimi koyup eğildim. İki eliyle belimden tutup istediği açıyı verdirdi bana… Parmakları kalçalarımda dolaştı uzun uzun, sonra da külodumun içine dalıp deliğimi yokladı. Parmaklarının zevk noktamdaki teması ve okşama hissi bitirdi beni…
“Ohhh… Çok güzel…” diye zevkle inledim.
“Sen daha güzelsin bebeğim…” diye boğuk bir sesle fısıldadı. “Kırmızı tanganın içinde kıçın harika görünüyor.” Hoşnutlukla iki yana salladım kalçamı,
“Mmm… Beğendin demek…”
“Oh benim seksi pilicim… Azgın küçük fahişem… Beğenmek az kalır, nefis bir parçasın sen…”
Bu kez erkeğim arkamda diz çöktü. Tangamın ağını kenara çekti. Dilinin olanca ıslaklığını sıcaklığını götümün deliğinde hissettim bir anda… Zevkten dizlerim titredi, boğuk boğuk inledim.
“Ohhh… Harikaa…”
Dili deliğinin etrafında dolanıyor, ucunu içeri sokmaya çalışıyordu. Elleri de jartiyer çorabının üstünden iki bacağımı okşuyordu sürekli… Bense aldığım zevkten inlemelerimi kısmakta zorlanıyordum. İşaret parmağımı ısırıyor, çuvalın üstünde kıvranıp duruyordum.
“Sikmeyi bırak, sanki hiç kimse yalamamış deliğini bebeğim… Ne kadar hassassın böyle… Çok güzel tepkiler veriyorsun, kışkırtıcı…” dedi bir ara…
“Ohh… Hayır… Hiç… Hiç kimse dokunmadı… Bir iki kıza söyledim ama sapık dediler bana…”
“Canım benim, merak etme, ben senin her yerini yalarım. Minik göt deliğini de, sikini de… Her yerini yalarım senin… Oh, abin kurban olsun sana küçük fahişem…”
Doğruldu neden sonra yalamayı bırakıp… Heyecandan titriyordum. Beklediğim an gelmiş çatmıştı. Arkamda soyunduğunu duydum. Başımı çevirip baktım. Üstünde ne varsa çıkarıp atmış çırılçıplak kalmıştı. Bir eli harika sikini sıvazlayarak, diğeriyle kalçalarımı okşayarak hayranlıkla bakıyordu.
“Canımı yakmayacaksın değil mi aşkım?” dedim merak ve endişeyle…
“Kendini kasmazsan acımaz canım… İlk kez sikiliyorsan gerçekten…”
“Dedim sana, ilk erkeğim olacaksın.”
“Off bebeğim benim… Belli oluyor zaten, götünün deliği hiç ellenmemiş, sikilmemiş, pembe bir mühür gibi… Merak etme, kendini bana bırak… O mühürü bozucam şimdi… Zaten sırılsıklam şu anda… Hadi biraz sikimi yalayıp ıslat, güzel kaysın deliğinde…”
Tekrar dönüp ağzıma aldım, iyice ıslattım dediği gibi, sonra dönüp vaziyet aldım. Dizlerim titreyerek erkeği bekledim. O da hemen yanaştı, sikinin ıslak başını deliğimde hissettim. Bastırdı. İlk anda tükürükle kayganlaşmış başı girdi biraz, sonra zorlanınca kendimi ileri atmak istedim. İki eliyle belimi sımsıkı tutup bırakmadı.
“Şştt… Sakin ol bebeğim… Kendini rahat bırak… Ohh, güzel götlüm benim… Evet, böyle… Rahatla… Sakin…”
Üstüme eğildi, sırtlarımı, omuzlarımı öpüp bıyıklarıyla okşarken siki yavaş yavaş götümün deliğine gömülüyordu. Bir elini alttan daldırıp sertleşen sikimi okşayınca aldığım zevkle rahatlayıp kendimi saldım. Bir iki santim daha soktu sikini…
“Yarısını aldın bebeğim… Hadi… Gevşe… Zevk alacaksın inan bana… Çok zevk alacaksın… Ben fena halde zevk alıyorum şu anda… Off… Çok darsın aşkım… Yarrağı sımsıkı sardı götünün deliği… Ohhh…”
“Ama çok acıyo Metin abii…” diye sızlandım. “Ne olur, bırak beni… İstemiyorum. Yeter bu kadar…”
“Tamam bebeğim… Bu kadar giriyorum, bastırmıcam, söz sana…” diyerek hareketsiz kaldı biraz… Sonra da çuvalın yanındaki kolileri gösterdi bana,
“Şu koliyi açsana bakayım…” dedi. Yerimden kıpırdamadan elimi uzattım, yan taraftaki kolinin kapağını açtım. İçinde margarin kutuları duruyordu. Zeytinyağlı meşhur bir marka…
“Çıkar birini, bana ver…” dedi. Uzattım paketi verdim. Kapağını açtı, parmağını daldırıp bir tutam yağ aldı.
Başını sokabildiği sikini çıkardı götümden… Öylece domalmış duruyordum önünde, başımı çevirip ne yaptığına bakıyordum. Margarini sikine sürdü iyice yedire yedire… Sonra bir tutam yağ daha aldı paketten, götümün deliğini krem sürer gibi yağladı iyice…
Ardından margarin paketini yere bırakıp yarağını tekrar götümün deliğine dayadı. Yine baskı yapıyordu alet ama az önceki gibi zorlanmıyordum. Yağ gibi kaydı sikinin başı, deliğimi genişleterek, açarak içime girdi. Dişlerimi sıktım, dayanmaya çalıştım.
Saçlarımdan tutup asıldı, başımı yana çevirdi, uzanıp dudağımdan öptü beni… Ona karşılık vermeye çalışırken bir anda deliğime gömdü aletini… Şimşek çaktı sanki birden, gözlerim karardı. Altında çırpınıyor, kurtulmaya çalışıyor, sürekli inliyordum.
“Ahhh… Canım yandı… Bırak beni ne olur… Çıkar abi… Ne olur çıkar… Offf… Yandım anam…”
Bırakmadı… Köküne kadar sokmuştu sikini, kasıklarını kalçalarımda hissediyordum. Üstüme abanmış vaziyette, içime erkekliğini çivilemiş, tüm ağırlığını vererek olduğum yere sabitlemişti beni…
“Şimdi bırakırsam sonra canın daha çok yanar bebeğim… Dayan biraz… Hadi aşkım…”
Ben sakinleyince yavaş yavaş çıkardı sikini, yarıya kadar… Yukarıdan bıraktığı tükürük tam birleşim noktamızda ıslattı zaten yağlı olan sikini, parmaklarıyla yayıp tekrar yüklendi yavaşça…
Makatımda kalın bir odun parçası vardı sanki… Bacaklarımı ayırıp biraz baskıyı rahatlatmaya çalıştım. Dayanılacak gibi değildi çünkü… İzbe deponun içinde inlemelerim yankılanıyordu.
“Off… Ahhh… Çok büyük… Dayanamıyorum… Çok kalınsın… İkiye ayrılıyorum sanki… Ahhh…”
“Şşttt… Sakin ol bebeğim… Şimdi geçecek… Merak etme… Uhhh…” diye diye arkamda milim milim hareket ediyor, ileri geri yapıyordu. “Kızları götünden sikerken iyiydi değil mi? Sakın hiç sikmedim deme, inanmam… O minik liseliler önden vermezler zarları bozulmasın diye ama götlerini siktirirler mutlaka…”
“Ahh… Yaptım evet… Onlar da çok bağırdı göt sikerken… Ama şimdi ben sikiliyorum abi… İçime giren senin sikin, benimki gibi ince değil ki, bilek gibi… Zormuş gerçekten… Kızlar bağırmakta haklıymış…”
“Vaktimiz olsaydı önceden alıştırırdık deliğini… Tıkaç alırdık, götünde tıkaçla dolaşırdın, yarak yemeye alışırdı götün… Böyle birden dalınca zor tabi… Ama merak etme bebeğim… Bak, yarrağımı alabildin köküne kadar… Şimdi zevk başlayacak… Ohhh… Götünü yediğim… Daracık deliğin aşkımm…”
Uzun uzun gidip geldi arkamda… Kısacık yaşantımın ilk sikilişini, ilk pasif devrimini yaşadım o izbe depoda, çuvalların üzerinde… İlk başta zorlanıyordum evet, yağlanmasına rağmen fena halde canım yanıyordu. Ama alıştım.
Sikini götümden çıkarıp tükürükleyip ıslatıyor, margarin sürüyor, ardından tekrar sokup sikmeye devam ediyordu. Arada üstüme eğilip boyunlarımı kulak memelerimi öpüp yalarken alttan elini atıp margarinde yağladığı parmaklarla sikimi okşuyor, aldığım zevki katlıyordu her hareketiyle…
“Ohh… Geliyorumm…” diye inledim. Parmaklarının verdiği zevke, arkamda gidip gelen sikinin göt deliğimdeki dolgunluk hissine, büzüğümü okşayarak giriş çıkışına dayanamadım daha fazla… Sikimi okşayan elinin içine boşalmaya başladım.
Gözlerim karardı gerçekten… Çok harika, dayanılmaz bir zevkti hissettiğim… Hem önden hem arkamdan zevk almak nefis bir duyguydu. Anlatılmaz, yaşamak gerek bunu…
“Off… Yarrağımı kıracaksın neredeyse Can…” diye homurdandı ensemde… “Ne güzel sağdın beni kendin boşalırken…”
Doğrulup belimden kavradı, iki eliyle tutup acımasızca pompalamaya başladı. O da son aşamaya yaklaşmış, boğuk homurtularla sikip duruyordu beni…
“Küçük kahpem benim… Azgın fıstığım… Jartiyer çoraplı orospum benim… Ohhh… Götünü siktiğim… Güzel götüne koyuyorum senin… Daracık götünü yarıyorum… Ohhh… Al yarrağı… Alll… Ooohhhh…”
Kasıkları kalçalarımı dövüyor, şaklata şaklata arkamda gidip geliyordu. Canım yanmaya başlamıştı ki döllerini attırmaya başladı. Biraz daha kayganlaştı götümün deliği, içime dolan spermlerinin etkisiyle yağlı kızak görevi görüyordu kalın yarağına…
“Hınhh…” diyerek son bir kez kökledi yarağını… Öylece kaldı üstüme yığılarak… Hızlı nefes alışverişleri boynumu yakıyordu.
Neden sonra kalktı üstümden… Kenardaki plastik beyaz sandalyenin üstüne attı kendini, öylece kaldı. Çırılçıplaktı, sertliğini kaybetmeye başlayan erkekliği kaslı bacaklarının arasında kalın bir hortum gibi aşağıya doğru sarkmıştı.
Ben de ondan farksızdım. Üzerinde sikildiğim çuvalın üzerine yayılıp kalmıştım. Ablamın tanga külodu dizlerimin hizasındaydı. İnce siyah jartiyer çorabının dantelleri hafifçe sarkmış, dizimin üzerinde toplanmıştı.
Ucuz bir fahişe gibiydim. Acımasızca sikilmiş, zevk yorgunu… Götümün deliğinin sızladığını duyumsuyordum. Şehvet fırtınası sakinleşip yerini durgunluğa bırakınca götümün acısını hissetmeye başlamıştım.
Yerdeki pantolonun cebinden sigarasını çıkarıp orgazm sigarası yaktı, dumanlarını savurarak içiyordu. Benim onu izlediğimi fark edince kalktı, yanıma geldi. Çuvalın üstünden kaldırıp kendisi oturdu, beni de kucağına oturttu.
Beline sarılmıştım kucağında otururken, çıplak kıçımda kasık kıllarının okşayan teması, sikinin kabarıklığı hoşuma gitti. Beni sikebilmek için deliğime sürdüğü margarin bütün sikiş boyunca kalçalarıma yayılmıştı. Yağlı götümde sikinin kıllarını hissetmek harikaydı. Başımı omuzuna yaslayıp dalgın dalgın göğsündeki siyah kılları okşadım. İki sevgili gibiydik.
“Nasıl? Güzel miydi?” diye sordu. Gülümseyip sıkıca sarıldım çıplak bedenine…
“Harikaydı. Bunu hayal etmiştim hep… Kızlarla sevişmek de güzel ama… Beklediğimden de nefis bir şeymiş sikilmek… Umduğumdan daha güzelmiş. Pasif olmak da hoşuma gitti. Sanırım bağımlısı olacağım bunun…”
Çenemi tutup başımı kaldırdı, yüz yüze bakıştık. Dudaklarımı araladı parmakları, öperken içtiği sigaranın dumanını ağzımın içine verdi. İlk kez olduğundan öksürdüm biraz ama sonra alıştım. Hem öpüşüyor, hem de beni ilk siken erkeğin ağzından, ilk sigaramın dumanını ciğerlerime çekiyordum.
Sigarası bitince plastik sandalyeye oturdu. Sikini yalatarak iyice sertleşmesini sağladı. Sonra beni de kucağına, ağzımda yalayıp yutarak kaldırdığım sikinin üstüne oturttu. Kucağında oturup kalkarken boynuna sarılmış, hareketli öpüşmesine karşılık vermeye çalışıyordum. Bir posta da o sandalyenin üstünde sikti beni…
O günden sonra neredeyse her hafta, bazen haftanın iki günü o depoda buluştuk. Seviştik. Arabasıyla gezmelere gittik, dağda bayırda ıssız yerlerde seks yaptık. Hepsi de bir harikaydı.
Bir ara o depodan ablamı çıkarken gördüm bir gün… Saklanıp ablamın yorgun adımlarla arkasına baka baka uzaklaşmasını izledim.
Metin abinin güzel sikinin tadına yalnız ben bakmıyormuşum meğer… Külotlarını, çoraplarını giydiğim kapalı türbanlı ablam da aynı erkekten nasibini alıyormuş demek ki… Kıskanmadım ablamı, tam tersine hoşuma gitti. Gülümsedim. O yorgunluğun, dermansız dizlerin titremesinin neden kaynaklandığını çok iyi biliyordum.
Üniversiteyi kazanıp o çevreden uzaklaşana kadar iki gizli sevgili gibiydik. O mahallenin kadınlarını, kızlarını, ablamı sikiyordu. Ben de okulda takıldığım kızlara ondan öğrendiklerimi uyguluyordum. İkimiz de hayatımızı yaşıyorduk.
Bugün iş güç sahibi, koca adam oldum. Yine kadın külotları, çamaşırları giymeye devam ediyorum. İnternet sitelerinde güzel kalçalarımı sergilemeye, ablamın evinden aşırdığım külotlarla fotoğraf çekip paylaşmaya bayılıyorum.
Kadınlarla, hoşuma giden yakışıklı ve büyük yaraklı erkeklerle, çiftlerle beraber oluyorum. Eşlerle aynı yatakta sevişiyoruz. Erkeğin pasif duyguları varsa kadının yanında kocasını sikiyorum. Kocası karısını sikerken ben de arkasından girip üçlü yapıyoruz.
Yok ben kendimi siktirmem diyen erkek olursa da sıkıntı yok, adam hem karısını hem beni sikiyor. Geçinip gidiyoruz.
Nişanlıyım bu arada… Seks konusunda çok iyi anlaştığım, çok seksi ve güzel bir kız nişanlım… Bir gün ona duygularımı açmayı, onun külotlarını, çoraplarını giyerek yatakta sevişmeyi, yanımıza Metin abi gibi kalın yaraklı bir erkek alıp üçlü grup seks yapmayı planlıyorum, en büyük hayalim bu…
Hayat çok kısa… Her zevki tatmak, yaşamak lazım…